Avrupa’nın kültür destinasyonu kentlerinde Noel ve yılbaşı telaşının tüm canlılığıyla başladığı şu günlerde,uzatılmış bir hafta sonunu hem kültür, hem de keyif ve damak tadıyla birleştirerek değerlendirmek isteyen gezginler için bir gezi önerimiz var: atlayın uçağa ve 2 saatte soluğu Avusturya’da alın, pişman olmayacaksınız. Avrupa’nın ortasında yer alan bu yüzölçümü küçük, ama tarihi, kültürü ve yaşam gustosu zengin ülkede, 3 gece 4 günde neler görebilir, neler tadabilirsiniz, kısaca anımsatalım size…
Geziniz bir Perşembe sabahı THY’nin 07.25 uçağıyla Viyana’ya uçuşla başlar. (Avusturya Havayolları da THY ile ortak uçuş yapıyor) Yerel saatle (Türkiye’den bir saat geri) 08.55’de Viyana havaalanına varılır. Şansınız varsa, bu mevsimde yağışsız, güneşli ve serin bir hava sizi karşılayabilir (ama yine de Orta Avrupa’nın mevsim normallerine uygun giyim bulundurmanız tavsiye edilir). Viyana’da önce otelinize transfer olup, odanıza yerleşip kısa bir moladan sonra şehri keşfetmeye hazırsınızdır artık. Tuna nehrinin kuşattığı ilginç bir coğrafyada yer alan bu tarihi şehir, özellikle imparatorluk döneminin Barok, Rokoko, Neoklasik mimari mirasıyla, Avrupa’da Arnuvo hareketinin ilk nüvelerini oluşturan “Sezession” akımının ve 20. yüzyılın yenilikçi akımlarının örneklerini cömertçe sunar gezginlere…Tarihi şehrin kalbi olan ve şimdi yerinde olmayan eski surların izini takip eden ve kent merkezini bir halka gibi çevreleyen “Ring” (çember), tarihi şehrin en görkemli mimari kompleksi Hofburg Sarayı ve burada yer alan idari binalar ve müzeler kompleksi, ki19. yüzyılda başlayan Efes kazılarından çıkan eserlerin o dönem götürülmüş olduğu Efes müzesi de buradadır ve mutlaka görülmesi tavsiye edilir, yine saray kompleksinin tam karşısında yer alan ve ortasındaki efsanevi imparatoriçe Maria Theresia’nın heykeliyle sembolleşen, Sanat Tarihi Müzesi ve Doğa Tarihi Müzesi’ni barındıran muhteşem Maria Theresiameydanı, Gotik tarzdaki Avrupa’nın en muhteşem katedrallerinden biri olan Aziz Stefan katedrali (Stefansdom), yeni Gotik tarzdaki Belediye binası,kentin yeni yapılarından Modern Sanat Müzeleri kompleksi, Gotik çağdan günümüze uzanan dönemlere ait çok zengin bir resim sergisini barındıran sanat galerisi Albertina, Neorönesans tarzdaki dünyanın en ünlü opera binalarından biri olan Viyana Operası, ünlü alışveriş caddesi “Graben” (hendek) ve nihayet lüks mağazaların ve şık kafelerin adresi Karntnerstrasse. Bu rotayı, tamamen yürüyerek dilerseniz bir günde, dilerseniz saydığımız müzelerin en az bir kaçına girerek iki günde gezebilirsiniz. Tabii Doğa Tarihi ve Sanat Tarihi müzelerini layıkıyla gezmek günlerinizi alacaktır. Bu nedenle, seçim yaparak, sizi en çok ilgilendiren koleksiyonları ziyaret edebilirsiniz. Eğer resim meraklısı iseniz, özellikle Sanat Tarihi müzesinde, Avrupa resim sanatının çok önemli örnekleri sizi derinden etkileyecektir.
Avrupa’nın kültür destinasyonu kentlerindeNoel ve yılbaşı telaşının tüm canlılığıyla başladığı şu günlerde,uzatılmış bir hafta sonunu hem kültür, hem de keyif ve damak tadıyla birleştirerek değerlendirmek isteyen gezginler için bir gezi önerimiz var: atlayın uçağa ve 2 saatte soluğu Avusturya’da alın, pişman olmayacaksınız. Avrupa’nın ortasında yer alan bu yüzölçümü küçük, ama tarihi, kültürü ve yaşam gustosu zengin ülkede, 3 gece 4 günde neler görebilir, neler tadabilirsiniz, kısaca anımsatalım size…
Geziniz bir Perşembe sabahı THY’nin 07.25 uçağıyla Viyana’ya uçuşla başlar. (Avusturya Havayolları da THY ile ortak uçuş yapıyor) Yerel saatle (Türkiye’den bir saat geri) 08.55’de Viyana havaalanına varılır. Şansınız varsa, bu mevsimde yağışsız, güneşli ve serin bir hava sizi karşılayabilir (ama yine de Orta Avrupa’nın mevsim normallerine uygun giyim bulundurmanız tavsiye edilir). Viyana’da önce otelinize transfer olup, odanıza yerleşip kısa bir moladan sonra şehri keşfetmeye hazırsınızdır artık. Tuna nehrinin kuşattığı ilginç bir coğrafyada yer alan bu tarihi şehir, özellikle imparatorluk döneminin Barok, Rokoko, Neoklasik mimari mirasıyla, Avrupa’da Arnuvo hareketinin ilk nüvelerini oluşturan “Sezession” akımının ve 20. yüzyılın yenilikçi akımlarının örneklerini cömertçe sunar gezginlere…Tarihi şehrin kalbi olan ve şimdi yerinde olmayan eski surların izini takip eden ve kent merkezini bir halka gibi çevreleyen “Ring” (çember), tarihi şehrin en görkemli mimari kompleksi Hofburg Sarayı ve burada yer alan idari binalar ve müzeler kompleksi, ki19. yüzyılda başlayan Efes kazılarından çıkan eserlerin o dönem götürülmüş olduğu Efes müzesi de buradadır ve mutlaka görülmesi tavsiye edilir, yine saray kompleksinin tam karşısında yer alan ve ortasındaki efsanevi imparatoriçe Maria Theresia’nın heykeliyle sembolleşen, Sanat Tarihi Müzesi ve Doğa Tarihi Müzesi’ni barındıran muhteşem Maria Theresiameydanı, Gotik tarzdaki Avrupa’nın en muhteşem katedrallerinden biri olan Aziz Stefan katedrali (Stefansdom), yeni Gotik tarzdaki Belediye binası,kentin yeni yapılarından Modern Sanat Müzeleri kompleksi, Gotik çağdan günümüze uzanan dönemlere ait çok zengin bir resim sergisini barındıran sanat galerisi Albertina, Neorönesans tarzdaki dünyanın en ünlü opera binalarından biri olan Viyana Operası, ünlü alışveriş caddesi “Graben” (hendek) ve nihayet lüks mağazaların ve şık kafelerin adresi Karntnerstrasse. Bu rotayı, tamamen yürüyerek dilerseniz bir günde, dilerseniz saydığımız müzelerin en az bir kaçına girerek iki günde gezebilirsiniz. Tabii Doğa Tarihi ve Sanat Tarihi müzelerini layıkıyla gezmek günlerinizi alacaktır. Bu nedenle, seçim yaparak, sizi en çok ilgilendiren koleksiyonları ziyaret edebilirsiniz. Eğer resim meraklısı iseniz, özellikle Sanat Tarihi müzesinde, Avrupa resim sanatının çok önemli örnekleri sizi derinden etkileyecektir.